sanki nerde bi mutsuzluk var onu kendilerine yakın hissediyorlar diye düşünüyorum. öyle travmatik şeyler değil kastettiğim (apayrı şeyler onlar! eksik kalsınlar!).. galiba en çok ilişkilerdeki hüzünleri okumayı seviyorlar!.. mesela; ayrılık acısı nasıl atlatılır.. beni niye sevmiyor.. nerde hata yaptım.. galiba herkes diğerinin yazdıklarından birşey çıkarmaya çalışıyor.. bi de yalnızlığını, hüznünü yok etme(sayma) süreci bu..
hüzün okumayı seviyor muyum.. pek sevmiyorum ben.. ama yazıyorum ucundan.. genelde modum düşükken (15 dak bile sürse bu..) yazıyorum ben.. ve galiba (çoğunlukla) hüzün halinde olduğumu düşündürüyorum okuyanlara.. insan çok mutlu olduğu zamanlarda (en azından bu insan öyle) anı yaşamayı seçiyor.. ama kırgınlıkları, kalp kırıklıkları, hayat şartları vs. düşünceler ve kelimeler yumağı olarak çıkıyorlar.. dökülüveriyorlar buraya..
benim daha pek yeni haberdar olduğum bir hizmeti var(mış) sayfalarımızın -pek sevgili bir bloggerdan öğrendiğim, istatistikler..(çok kendime yazıyorum, onu bile farketmemişim uzuuun zaman) ne kadar doğru verilerdir bilmiyorum.. çok ta önemli değil..(ama doğruysa eğer) başlığı üzgün surat olan bişi yazmışım.. inanılmaz ama o yazı hemen hergün tıklanıyor.. (acaba sen bu yazıyı da başlığından dolayı tıklamış olabilir misin?)
ben en kısa sürede başlığı "gülücük" olan bir yazı yazıp tıklanma rekoru kıracağım.. haberiniz olsun :)
ben en kısa sürede başlığı "gülücük" olan bir yazı yazıp tıklanma rekoru kıracağım.. haberiniz olsun :)
güzel bi cumartesi olsun..
öpüldünüz..
Edip Cansever'in dediği gibi:
YanıtlaSil"gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar..."
Hepsi hayata dair aslında. Bir de bakacaksın ki yok!
Hüzün, aşkın öteki adı...
Bir de "blues" var tabii. Kime saklanır hüzünler?
"Still got the blues....."