6/30/2010

soru-cevap

- benden ne istiyorsun?
- sen kendin için ne istiyorsun?

6/29/2010

sessizlik.

adam gitsin istedi kadın.

sustu.
zaten aklından geçenleri kelimelere dökemiyordu bir süredir.
sadece düşünceler.
kimi anlamlı kimi anlamsız.

en çok ta sessizlik.

acaba!

aklınız mı yerinde değil aşkınız mı?

6/27/2010

i luv u!

önce bunu tıklayalım. sonra cümlelere geçelim..

gerçi geçmesek daha iyi belki..

çok üzücü dört gündü.. kafam, kalbim karmakarışık... sanki değiştim büyüdüm / hatta belki biraz yaşlandım (mı ne?) bu dört günde.. hani elinizden hiç birşey gelmez ya.. öyle..

zamana bıraktık.. sadece zaman..

seviyorum seni tosunum.

6/23/2010

çok uzak


"yoruluyorum diyedir toprak.
                         güneş alınyazımız gibi.
              değişmez:

                              burası için görünmez kılınmış
          güneş.

bu dağ
                                     sana haber verilmeyen;
    bu kurt
               herkesin yolunda...

                                             ıslıkların çağırdığı
            çocuğu görsem;

   çok uzak!

                       atlar dursa
        görünmeden dursa;
gece olsa
                      ve dönsem:

bir ama baksa
               benim yerime

                                ve bu ben olsam."*



*adnan metin




6/22/2010

yüreğimin serçeleri


"yüreğimin k ı r ı k l a r ı arasında
sensizliğin yalnızlığındayım.
kırıklar mı s e n.
s e n s i z l i  k  mi  b e n.

yüreğimin serçeleri  h a v a l a n m ı ş
sessiz sabahlarımda
gün
                                     b a ş l a m ı y o r.

parçalar arasında
örülüyor ağlar
ağlayanlar..
d e n i z i n e  k a v u ş u n c a 
                                                               s u s a r l a r.
yüreğimin serçeleri  h a v a l a n m ı ş
ama artık uçamazlar."*

*nihal konar naş

6/21/2010

isimsiz





6/18/2010

bugün

günaydıııın, ( gerçi bana öğlen oldu artık!)

ben bu sabah bağır çağır teoman dinlemek istiyorum. kulaklıklarımla başarıyorum ama evde şöyle müziğin sesini sonuna kadar açıp! "ben herşeyi onun için onun yanında yaparken, o hepsine uzaktan bakardı bir yabancı gibi".. diye bağırsam! olmaz mı?!
üstümde bi ağırlık var, gerçi konustuğum herkeste var..

insan niye önceliği kendine vermez? yok yukardaki cümle diil yorum yapmak istediğim, niye senden önde hiç bişeyin gelmeyeceğini bildiğimiz halde devam ederiz.. 'işi ikinci plana atıcam' diyorum olmuyo.. olamıyo bi türlü..

tatilim geldi çok fena, güneşin altına öööle yatmak istiyorum.. aklımdan geçen en sıkıntılı cümle 'ne kadar sıcak' olsun mesela?!

...
yarın edirne'ye gidicem.. belki biraz faydam olur.. kimbilir..

....
gözlerinizi kapadığınızda hani kımıldamadan durursunuz ya... öyle bir ruh halindeyim ki, gözlerim öyle bile kıpırtısız kalamıyo..

6/15/2010

gitmek



bu kadar gerçekliğe dayandırılmak zorunda mı herşey?
istemiyorum! hayır!

gidicem işte..
o kadar da zor diil gitmek.
çok basit hatta;
kapıyı kapatıcam arkamdan.
iki defa kilitlerim hep -bu kez de öyle yapıcam.

sonra..

..sonra, sen özlemiceksin o olucak sadece..


6/10/2010

günebakan

ikiyüzelli km edirne

.
bu son günlerde yazdıklarım var ya; hiçbirinin hiçbir anlamı yok! aklım hep edirne'de.. aklım, kalbim ve dualarım.. edirne'den uzakta olmanın zor geldiği zamanlardan.


 o 250 km nin aslında ne kadar çok, ne kadar uzak olduğunu düşündüğüm günlerden..

o gidersiniz bitmez, yada gidemezsiniz, olmaz zamanlardan.

6/09/2010

m.

sürekli bişeyler yazasım var..
ama aram iyi diil.
kelimeler sadece uçuşuyorlar.
yakalamak ne mümkün.
az önce m. aradı..
mutlu oldum.
anlatmıştım bi ara. o iyi geliyor bana diye.
hep iyi geldi.
yine öyle oldu.

rengahenk


balıkçı


tablasına yatmış
uyuyor bir kedi

aylardan ne diye soruyor
dünyalının biri

*

zamanı karaladım

*

ağır akan bulanık sularla
ne ilgisi var yaşlı yüzlerin

*

yeni tanıştığımızda
iç geçirirken
nefesim nefes aldı
nefesinden


süreyya berfe / sözcükler

*çok sevgili komşu teyzem.

kadın olmak

bir de sevişme faslı var! (kanamanın ve sevişmenin bununla bir ilgisi olmadı hiç!).

dedi ki;

- bişey hissetmeden sevişmek daha az acıtır!
- ama bişey hissetmeden nasıl ve niye sevişilir?
- hiç birşey hissetmemekten bahsetmiyorum.. duygusallık olmasa, belki!?...
- ı ıhh!

nasıl da anlamsızlık denizi..
kapadım konuyu.

6/08/2010

saydam























kelimeler

hello,
haberleşemiyoruz bir süredir. bendeniz lady'niz (genelde olduğu gibi) koşturup duruyorum biryerlere. cumartesi gününden seçmelerim vardı, fotoğraflar çektim ama fırsat bulup ekleyemedim sayfama.. o günden beri de bir sürü şey olup duruyor. pazar günü erkenden kalkıp yollara düştüm, edirneye gittim. tosunumun yanına (bunu anlatmicam...). akşam gelir gelmez (kırmızı ojelerimi yeniler yenilemez) uyudum! bendeniz biraz (şu saate kadar anladınız sanırım siz de) uykuya düşkünüm, pek yorgunluğa gelemiyorum!

..

hayatındakilerle ne paylaştığına bağlı olarak yakınlaşır veya uzaklaşırsın onlardan.. samimiyetlerini hissedebildiğin kadar. bir de zaman geçtikçe (çok ilerlemese de yaşım, aslında yaş ilerledikçe) vazgeçmek kolaylaşıyor. önceleri (malesef) boku çıkana kadar bırakmazdım insanları.. onlarca yüzlerce şans verirdim.. hala olması gereken adede (neyse o?) inmiş değil tamam ama oldukça azalttım.. bilin vazgeçiyorum sizden!

.....

biri yazmıştı "karşımızdakine tanıdığımız zaman, kendi irademizin bize tanıdığı zaman kadardır." diye. "irade"nin sözlük anlamı 'bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü.' peki öyle mi acaba? benimki tek doğruyla çalışıyor(du) çok zaman; bir açıklaması vardır! onu böyle kabul etmeli. bla bla bla.. yok kardeşim hiç öyle diil!.. inan bana diil.. ayrıca çok gereksiz bişi şu empati.. hiçbir değeri yok karşınızdaki için, sadece sizin için bir anlamı var.. hatta bi çeşit "kendini kandırma" belki!

....

bi de gitmek var. uzaklaşmak diil. bildiğin gitmek. bir yerden ayrılmak, bir yere yönelmek olandan.. ama biz şöyle değiştirelim bunu; birinden ayrılmak. birine doğru yönelmek! çalışmalar bu kelimenin hakkını vermek üzerine olmalı!

....

neyse daldım gittim bi yerlere.
yemeğe gidiyorum şimdi.
sonra bi ara gelicem fotoğraflarla.

öpüldünüz.

6/03/2010



'yaşamaya dair'


(1)
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi meselâ,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani, o derecede, öylesine ki,
meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut, kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel, en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.


yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak, yani ağır bastığından.

1947

(2)

diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan
bir daha kalkmamak ihtimali de var.

duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.


diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.


diyelim ki, hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla beraber yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgârıyla
yani, duvarın arkasındaki dışarıyla.


yani, nasıl ve nerde olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

1948


(3)

bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani, bu koskocaman dünyamız.


bu dünya soğuyacak günün birinde,
hattâ bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.


şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...



Şubat 1948
N.H.



6/02/2010

devil & lady

.
yeni bir d a l g a. (dalga sesi giriyor burda..)

           biraz savurdu. (sonbaharda rüzgarda ağaçların yaprakları..)
    direndim yolumda gideyim diye. (yollar sessiz!)

olmadı.

           sağlam duramadım mı ne!                                                

şimdi
                                                   bıraktım (burda boşluk!)
rüzgarına.


6/01/2010

'içimde bir kedi'

.
bu sabah camdan yüzüme vuran rüzgar
                                ona götürdü beni.

aldı eski günlere savurdu.
yanıbaşımda istedim onu.
yoktu tabi.

aslında istemedim.. o günleri istedim.
düşündüm; şimdi yanımda olsa.
hiç konuşmasak.
sadece parmak uçlarını hissetsem.
kokusunu içime çeksem.



ayaklarım alsın beni, ona götürsün dedim.
olmadı.




daha önce nolmuş ki?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...