1/31/2011

son gün.

"ömrümüzden bir gün    d    a    h     a    geldi geçti;
derede akan su,  o   v  a    da esen   y  e  l    gibi.
iki gün var ki dünyada, bence      
                                               ha var ha yok
daha    g  e  l  m  e  m  i  ş     gün bir, 
                                                        g  e  ç  m  i   ş  gün iki. "

hayyam


en sevdiklerimden..
"aklın bende. ben de istanbul'dayım"

1/30/2011

"Altı Kitap"


"Ne kitaplar var! Küçük Prens'i okudunuz mu? Küçük bir gezegeni vardır Küçük Prens'in. İşte, uzayda bir gezegen. Ama nasıl küçük! El kadar bir yer. Küçük Prens de küçük elbet. Altın saçlı bir çocuk. Bir yanardağı, bir koyunu var, bir de çiçeği. Her sabah yanardağının lavlarını süpürüyor, koyununa ot veriyor, çiçeğini suluyor. Sonra bir gün, aklına esiyor, uzayda yolculuğa çıkıyor. Ayrı ayrı gezegenlerde bir sürü adama rastlıyor. Kürklü, kırmızı giysili bir kral; kendini beğenmiş bir adam; utandığı için içen, içtiği için de utanan bir sarhoş; sürekli olarak sayılarla uğraşan, para hesapları yağan bir işadamı; bir sokak generi bekçisi... Bu arada Küçük Prens'in yolu Dünya'ya düşmez mi?

Kırmızı Balın'a ne dersiniz? Umarım okumuşsunuzdur o kitabı. Küçük Paskal'ın ve balonunun serüveni anlatılıyor. İyi bir balon kırmızı balon, sahibi nereye giderse, o da oraya gidiyor. Başöğretmen, otobüs biletçisi, sokak çocukları... Kimler yok ki kitapta! Aynı zamanda mert bir balon Paskal'ın balonu. Sokak çocukları Paskal'ı döverlerken onu yalnız bırakmıyor. Ama o çocuklardan birinin attığı serseri bir taşla patlayıveriyor. Yani ölüyor. Daha sonra bir sürü balon geliyor.

Alis'i tanıyor musunuz? Alis, canım; hani Harikalar Ülkesi'ne gitmişti. Tarla faresi neler anlatmıştı ona? Kupa Kraliçesi ne biçim bir kraliçeydi? Alis Harikalar Ülkesinde'yi okuyacaksınız, değil mi? Yoksa bozuşuruz, ha! Bozuşuruz da ne olur, demeyin, sizin adınıza ben bir kez daha okurum o kitabı. Defina Adası'nda bir adam var. Eli kesik. O da çengel gibi femirden bir şey takmış koulna. Korkunç bir adam. Kimseye acımıyor.

Şeyi de okuyun. Gülliver'in Yolculukları'nı. Cüceler ne yapmış? Devler nasıl yaratıklarmış? Ha, bir de Robinson var. Bindiği gemi batınca ıssız bir adaya düşüyor. Nasıl bir ada burası? Bir de keçi var. Ben o keçiyi çok sevdim. Nedenini sorarsanız, bilmiyorum. Bunları söylüyorum ya, aslında elinize ne geçerse onu okuyun. Ya bir şey geçmezse...

O zaman da, oturun, bana mektup yazın."

*Cemal Süreya / Altı Kitap

otuz


aşk.

pek huyum değil aslında bu saatte 01:13 bloga bişiler yazmak.. ben genelde uykuda olmayı severim bu saattlerde.. ama çok ta uykum yok doğrusu.. aslında canım uyumak istemiyo.. böyle uyumayıp, düşünüp bol bol eziyet etmek istiyorum galiba kendime... nasıl olsa çözebileceğim birşey yok elimde.. problem ne ki çözümü nasıl arayayım. olacağı bilinen şeyler (mi) bunlar. olması istenilen (mi). kimbilir belki de hiç istenilmeyen.

''bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu ... yalvarırım onu okuma çarşamba günleri''
 
şimdi süreç sessizlik süreci. bilmeme. duymama.
 
"ben hangi şehirdeysem, yalnızlığın başkenti orası."
 
hele bir de sen yoksa(u)n. yalnızlık buram buram.
 
"parmak uçlarıma hapsettim seni, dokunduğum her yerde seni hissediyorum, canım yanıyor... "
 
sonra gittin.
 
"önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda / sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar / şarabın yanısıra felekte bir cumartesi / gözlerin, onun ardından yüzün, dudakların / sonra her şey çıkıp geldi / yeni çizilmiş gözlerinle namuslu, gerçek / bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde / sen çıkardın utancını duvara astın / ben masanın üstüne koydum kuralları / her şey işte böyle oldu önce."

 
....ve evet
 
"aşktın sen, gidişinden bildim seni.."


*cemal süreya'dan seçmeler.

1/29/2011

always remember me!

günaydın, tünaydın ;)

onbuçukta kalkıp bu saatte kahvaltısını sonlandırabilmiş lady var karşınızda! nasıl keyifli böyle sündüre sündüre zaman geçirip kahaltıyı geniiiş geniş yapmak! kabul biraz fazla yedim ama idare edicez artık. ben şimdi bi türk kahvesi içtim de, siz bana fal baksanız, hı? noolur, bir iki cümle, nolur noluurrr :)





sabah bir yerlerde/ sayfalarda dolaşırken çarptı gözüme 'istanbul için "dün gece sarhoşken yazılan tweetlerden ve atılan mesajlardan pişman olma" vakti..' diye.. öyle bir dönem vardı di mi? ay nefes alamıyorum çok yedim :s çok yaptım ben! sessizliğin en doğrusu olduğunu kabullenemediğim zamanlardı belki, yada daha kestirme; "çocukluk dönemleriydi" sanki!o zamanlar güzeldi güzel olmasına da o mesaj atılan akşamların sabahları öyle pek güzel olmazdı.. neyi nasıl toparlayacağını şaşırdığın zamanlardı onlar..

good old days! ♪♫♪♫♪♫

1/28/2011

28

o bir pazarlama dehası! ta ta taaammm! yada şöyle diyelim "eminim kendisini öyle görüyor!" evet uzun uzun anlatıyor pazarlama stratejilerini. çok farklı alanlara uyarlayıp anlatıyor.. çok ilgimi çekmiyor benim. galiba biraz kızsal düşüncelerdeyim ben. öyle mi güzel böyle mi renkler birbirine girmeli, ordaki köşedeki detay ne acaba! hatta, yarın ne giysem! kabul merak ediyorum, merakla okumaya meylediyorum ama olmuyor; insanın ilgisini çekmezse çekmiyor işte..

ama o çekebilir senin ilgini. mesela aslan burcu bencilliği ilginç olabilir senin için. o herşeyi kendine çevirebilme yeteneğin akıl almaz. insanın güle güle derken bile bencilce kendine çevirebileceği kelimeleri varsa, kendini ön plana çıkarıyorsa.. bunun ötesi yok efenim.. işte karşınızda bencil aslan erkeği!

sözüm meclisten taaa dışarı!

1/27/2011

hoşbulduk ;)

hadi gelin sizi de gittiğim yerlere götüreyim!























1/25/2011

salı25

nasıl uykum geldi :/
yarın sabah erkenden bir organizasyon için uçuş var.. söylemiştim di mi pek sevmediğimi! bilen bilir eskilerden.. valiz hazırlamam lazım.. ama hiç canım çekmiyo hazırlıkları.. şimdi yarın herkes kokoş olur, ben de ona göre bişiler yapmalıyım.. yani kabul ben de azıcık kokoşum ama canım istemiyo şimdi napim ki...

..
ben bazen cin gibiyim. hiç birşey kaçmıyor gözümden. herşeyi aaaaanında yakalıyorum, anlıyorum falan.. bazense hiçbirşey anlamıyorum. "saf mıyım ne" diyorum!? illa gözüme girecek, o bile yetersiz kalabiliyor. gene öyle bir nokta mıyım acaba?! help plizz..

"drama queen"liğim üzerimde.. ne olsa gözler dolabiliyor.. ha yok ağlama zırlama yok ama ucundan bir hüzün, ağırlık mevcut efenim. kovuyorum kovuyorum gitmiyor.

....
ben geri gelene kadar benim için dinleyin olur mu! ben daha önce de olanları, onları anlatmıştım!
öpüldünüz.




1/24/2011

streets of ..

does this darkness have a name?
                  ..is it your name?
 
*ben çekmedim o çekti.

1/22/2011

misafir papisi


1/21/2011

20bir1onbir

e hep stres hep sıkıntı o l m a s ı n di mi?
güzel bi haber kırk yılın başı;
ben bugün terfi ettim blog!
minnoş bi terfi ama güzel oldu galiba..
güzel oldu güzel.

1/19/2011

siz ve ben.

ben bazen hiç tanımadığım insanları özlüyorum. mesela sizi özlüyorum bayım.

evet en çok sizi.

sizi daha yeni(!) tanıdım. şu karşıdaki binada çalışıyorsunuz. odanızın küçük bir camı var. hergün olmasa da birkaç günde bir suluyorsunuz o masanızın cama yakın köşesindeki çiçeği. malum artık pencere pervazlarına çiçekleri dizmek pek mümkün olamıyor. düşer falan alimallah!

kara gözlerinizi özlüyorum. esmer teninizi. bana dokunduğunuzdaki halini parmaklarınızın ucunun. kendinize çektiğinizdeki elinizi. belimi kavradığınızdaki kolunuzu.

sonra sesinizi özlüyorum. sanki her an bana beni sevdiğinizi söyleyecekmişsiniz gibi. oysa dilinizden her melodinin dökülmesi mümkün. daha önce de mırıldandığınız gibi kulağıma..

tesadüf bu ya; aynı yerden kahve alırken hemen yanımdan geçtiğinizde bende bıraktığınız heyecanı özlüyorum. o an burnuma çalınan kokunuzu özlüyorum. haftada bir yada günde birkaç kez karşılaşmamızı özlüyorum.

ben sizin tadınızı özlüyorum.
size ait olmayı özlüyorum.

bayım ben sizi özlüyorum.

hmm hmmm hmmm!


1/17/2011

yedi.onyedi.

yine mi başladık şiş bir karınla dolaşmaya? allahtan dün bir bugün iki :p
"karın ağrısı, vücudun içinde gezinen üzücü düşüncelerin doyup dışarı çıkma çabasıdır." diye bir twitte okumuştum..güzel tespit..ne dersiniz?





1/16/2011

dikişinde nakışında / kim ki?


ben geldimmm!!

çok ara verdim biliyorum ama gelmişken iyi geliim dedim o yüzden acele etmedim. bi süre yoktum buralarda biraz uzaklaştım. insan tabi aklındakilerden uzaklaşamıyor onlar benle geldiler ama fiziksel ve manevi olarak toparlamak için ara verdim koşturmacaya. yarın gene oldugu yerden devam edicez ya neyse..

güzel bir hafta diliyorum,
öpücükler lady'den :**

on6

1/10/2011

.

midem bulanıyor.
yorgunluktan mı?
yoksa fazla stres mi yaptım herşeyi!?


hafiflemek istiyorum..
şöyle kuş gibi..
durup dururken de gözlerim dolmasa diyorum..



allahım nolur yanımda kal.

1/09/2011

şöyle kalın kazaklar montlar giyip ayağımaza botlarımızı evet topuklu olmayan ayakabılarım da var :p giyip deniz kenarına gitsek istiyorum.. sarınıp sarmalanıp, hazırlayıp yanımızda getirdiğimiz kahveleri dalgaların kıyıya vuruşuna bakarken içsek...
olmaz mı ?

i am no supergirl..just a cat!


1/08/2011

başka başka.

"başka" ne demek?

başka deyince sizin aklınıza ne geliyor?

başka bir şehir (mi?)
başka hayatlar (mı?)
başka biri (mi?)
başka bir aşk (mı?)

başkalaşımlar.





sekiz

kendimi bırakasım var çok.
hem de çok.
ama bırakamam ki.
bırakamıyrum.
bırakıp bırakıp toparlanıyorum.
oysa kollarının arasında kalsam.
uzun uzun sevsen.
..........
"aslında bana ait ama yasak."
bu ne be!
seviyorum bu kızın yazdıklarını.
kadın diye mi?
bütün kadınlar aynı mı?
yok diil.
kimi kadınlar kontrollüdürler.
kollarlar kendilerini.
ve hep güvenilir insanları alırlar hayatlarına.
kimi bayılır serserilere.
serseri seviyorum diye başlarlar, ama dayanamaz değiştirmeye çalışırlar.
kimi kontrollü gözüküp daha ilk günden ipleri ona verir..



işte şimdi tam orda dur lady.

1/05/2011

i / wish.

elim gidiyor yazmaya, yazamıyorum.

yeni yılın ilk yazısında gülücükler saçmak isterdim etrafa ama malesef.. üzülerek beyan ediyorum herkese; pek mutlu bir günde değilim. zaten daha çok öyle günlerde kelimelere sarılmıyor musun ladycimm? yoksa tabiiki gülücükler saçabiliyorsun etrafına!  

acaba biraz sonra uyusam sabaha bağlar mıyım? halsizim. galiba mutsuzluktan sebep. uyku geliyor o zamanlarda üstüme üstüme. gitmiyor da. ben mi ne yapıyorum, eşlik ediyorum ona bir güzel. şarabımı açtım. beyaz tercih ederdim ama hadi bu gecelik kırmızı olsun! az kaldı buluşucaz birazdan..

isn't it ironic?

baksana fotoğraf bile çekmiyorum :( ben elim kanda olsa çekerdim.. savaştan çıkmış gibiyim. yada çıkamamış. çıkmamış. her ne haltsa! yok depresyonda diilim. mutsuzum. hepsi o.

what in the world is happening?

uzun bir mektup yazsam mesela. ama kimseye göndermesem. ama herkese gitse. bilse herkes. neyi lady'm?

u dissappoint me honey?

yapmak istediğin şeylerde zamana bırakmak yerine sen karar ver, hayat daha önüne neler çıkarır belli olmaz, onlarda da böyle mi yapacaksın? dedi bir arkadaşım. güzel dedi. sustum.

hep bildiğiniz, tekrarladığınız, hayatınızın çeşitli evrelerinde karşınıza çıkan olaylar vardır. detayların hepsini bilirsiniz. eğrisini doğrusunu, artısını eksisini. ama yapmazsınız. 

öyle işte.

now u think it's funny?

daha önce nolmuş ki?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...