2/28/2011



rüya içinde rüya içinde rüya içind...

bi rüyaymış.
♪♫♪♫

hamileymişim. ama emin de değilim.
ama korkuyor(muş)um öyle olmaktan.

....
uykum geldi daha bu saatten..
yemek yemesem olur (mu)..
....

sonra bir hemşire görüyorum..
şaka gibi ama elimde bilgisayarım var..
hemşireyle gözgöze geliyoruz..
aydınlık biryer..
sanki kötü değil orda olmak.. ama huzursuz.
belirsizlikler içinde hamile olduğumu hissetmek kötü..

...
büyük değişikliklere ihtiyacımız var belki de. kimbilir.
...

oldu diyor..
elinde birşey var
ne hissettirdiği karmaşık..
oldu mu kürtaj diyorum..
evet diyor..
hamile gibiydiniz, ama olmayadabilirdiniz..
biz ne olur ne olmaz kürtaj yaptık sizi..


sonra ben gidiyorum.

2/27/2011

sentetik sezar.



yirmiyedi.iki

zor bir haftasonu.
evden dışarı adım atmama. yemek yiyememe. uyku. kötü uyku. mide bulantısı. ne kadar oldu yemek yiyememe? bilmiyorum ama bu hiç iyi gelmedi. hep aynı anda olur di mi herşey?!

mide bulantımı geçirecek birşey var mı?

ev savaş alanı gibi.. mutfak darmadağınık.. kıyafetler.. etrafta eşyalar..bilgisayarlar evet "lar".. bardaklar.. kafamı dolu dolu meşgul edecek birşeyler istiyorum.. ya iş olayına ne demeli.. yarın ofise gitmemek için öyle çok şey yapardım ki..

izin almalı. gitmeli. gitmeli. söylenecek şeyler var ama susmalı.

hala midem kötü..

2/26/2011

yokum bi süre.
düşmeyin yollara benim için, kaybolursunuz.
gelcem geri...
ama bilmiyorum ne zaman..
bi ara.

2/24/2011

gösteriş budalası



yirmi4

hepimizin küçük yalanları ve söyleyemediği doğruları vardır.

2/23/2011

siz ve ben 2.

sevgili hanımefendi,

notunuzu aldım. öyle mutlu oldum ki kelimelerinizi bembeyaz, ardarda görünce!

sizi çok özlüyorum, deli gibi... hayal bu ya, ben de bedenim oradan oraya koştururken sizin özlemle bakışınızı beynimin huzuru biliyorum.

sizi çok özlüyorum, deli gibi... kokunuzu, gülüşünüzü, benimle konuşmanızı, bana "aşığım size" diyebilme ihtimalinizi...

sizi aradım bugün, yoktunuz... oysa nasıl duymak istemiştim sesinizi..
biz özlemelere alışkınız sevdiğim - size sevdiğim diyebilir miyim? yeter ki her zaman anımsayınız; siz benimsiniz, ben sizinim...

not: ellerinize son dokunmam, benim son yaşadığımı hissettiğim an... bilesiniz... öyle hasretim size...

özlemle öpüyorum sizi..





2/22/2011

bugün..

ben çok yoruldum..
hafta içi olmasına dayanamıyorum son zamanlarda.. ve haftasonu sadece dinlenerek geçiyor..
buna daha ne kadar dayanabilirim acaba?!

2/20/2011

do you still think i am nice?

so good night.

mavi/yeşil/beyaz.




"el tutuşa tutuşa"

ne kadar çok elimiz varmış meğer!
ilkin, senin elinle tutuşan benimki
sonra çocuklarınki
gençlerinki
tekel İşçilerininki
sonra, ellerin elleri…
ne kadar çok elimiz oldu, baksana,
tutuşa tutuşa
bir orman yangını gibi

can yücel


"uzaktan sevmek" / alıntılar


"Seni uzaktan seviyorum..." diye düşündü erkek içinden. "Yaklaşmadan, anlatmadan, anlaşılmadan.... Ben seni beklentisiz seviyorum. Hiçbir şey ummadan, talepte bulunmadan, hayal bile kurmadan. Kendi içimde taşıdığım sessiz sedasız bir sır bu. Ben belki de senden çok bu sırrı seviyorum."

Sırrın senden bile güzel çünkü, senden bile özel. Sırrın bir billur kadeh, kırılmasın diye yüreğimde taşıyorum. Sırrın nazenin bir mum alevi, sırf yanmaya devam etsin diye karanlığı gündüze yeğliyorum. Kimse bilmiyor, bilmesi de gerekmiyor. Hem kim ne anlar? Ateş bu, hep düştüğü yeri yakar. Bense ne bir şeyleri değiştirmek peşindeyim, ne bir yere varmak. Ne sahip olmak derdindeyim, ne kendimi kanıtlamak. Her şey olduğu gibi kalsın istiyorum. Ben hep bir sıfır mağlup olayım; sen hep uzak bir hayalden ibaret. Sen olduğun gibi kal. Ulaşılmaz. Dokunulmaz. Koklanılmaz. Ben olduğum gibi. Dünya olduğu gibi. Merkez Efendi'nin dediği gibi, "her şey zaten dengede ve ahenkte, canım efendim. Her şey zaten merkezinde."

Ben senin ismini tarçın kokulu akide şekeri gibi tutuyorum ağzımda, damağımda, ruhumda. Kaygılarını biliyorum, yalnızlıklarını, kırgınlıklarını ve hırslarını da. Kalbinin ritmini duyuyorum; yanında olmasam, elini tutmasam da. Ruhunun en çirkef, suretinin en çirkin, zihninin en çiğ hallerini biliyorum; hiçbirini gözlerimle görmemiş olsam da. Ne bir mükafat verdin bana ne bir ceza. Ama cennetini de biliyorum, cehennemini de.

Seni olduğun gibi sevdim, tüm günahların ve arızalarınla. Uzaktan sevmenin en güzel yanı bu zaten. Kimseyi değiştirmeye kalkmıyorsun. Her şeyi olduğu gibi kabulleniyorsun. Aynı gökkubbenin altında yaşadığımızı bilmek yetiyor bana. Başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz sema aynı, yıldızlar aynı, dolunay aynı. Bunu bilmek yetiyor bana. Umurumda değil ki nerede uyuyorsun, kimin yanında.

Bacağında şarapnel parçasıyla yaşayan bir asker gibiyim. Etimde yabancı bir madde, kemiğimde bir metal parçası gibi duruyor aşkın bende. Başkası duysa korkar, "aman" der. "Nasıl olur? Böyle de yaşanır mı?" Halbuki ben alıştım. Rahatsız etmiyor beni, onu anladım. Şarapnel ve ben, gül gibi geçiniyoruz, yanyana ama karışmadan birbirimize.

*

"Seni uzaktan seviyorum...." diye geçirdi kadın içinden ve başını çevirdi. Bakmadı bile ondan yana. Bakması gerekmedi.

Ne güzel uzaktan sevmenin rahatlığı, hafifliği, beklentisizliği. Herkesin habire birbirinin hayatı hakkında konuştuğu bu dünyada "biz" diye bir şey olmayınca, hakkımızda konuşacak bir şey de bulamıyorlar ya, ne güzel. Özgürlük işte!

Sen özgürsün. Dilediğin zaman gidersin aklının estiği yöne. Tutsaksın bir o kadar. Mecbursun kendi sorumluluklarına, alışkanlıklarına, hayatına. Yapışmışsın kabuğuna. Hayalimdeki sen gerçek senden daha özgür aslında. Görsen, hayalimdeki seni kıskanırsın.

Seni sevdiğimi söylememekteki ısrarım bu yüzden. Her şey böyle daha duru, daha güzel. Söylesem büyü bozulur. Zaman ağırlaşır, zaman hantallaşır. Doğallık kaybolur, konuşmalar yapaylaşır. Söylesem dünya durur, bir daha hiçbir şey aynı olmaz. Sen değişirsin. Bir başka hal gelir üzerine. Bir beklenti, bir istek, bir kıvanç, gizliden gizliye bir kibir siner bakışlarına. "Aşıklar kibirli olur" demiş şair. Sevdiklerini fethedilmiş bir kale gibi görmeye kalkarlar. Bense hayat boyu susmaya razıyım, o kibiri gözlerinde görmektense.

"Böyle adama /Yaklaşmaz hiçbir güzellik /Doğduğu günden beri kalbinde bir delik /Almak için bütün sızıları içine."

Oğuz Atay tanısa, seni anlatmak için söylerdi bunları. Bütün sızıları içine çeken adamsın çünkü. Bir de beni almanı istemem o delik kalbine.
*
Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir, ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek..... Uzaktan sevmek en güzelidir bazen.

elif şafak.

 

2/18/2011

aşk sınıyor bizi.

kelimelere boğuldum blog. ama diyorum ya, boğuldum. onları çıkarıp, tükürüp atamadım. gelip gelip dizildiler boğazıma. bir atlattım, iki atlattım hatta ben o kadar güçlüyüm ki üçüncüyü de atlattım ama artık diil.. atlatabileceğim hali kalmadı..
tam diyorum oldu şimdi. sonra bakıyorum olmamış. inişler çıkışlar.. gidip bitmiyorlar. yaşlı gözlerle bana baktığında unuttum ben herşeyi. oysa gözyaşları hiç birşeyi silmez sen de ben de biliyoruz. hiç silmedi.


herşeye sahip olma isteği. bence sende de var bu istek bende de.. aynı anda herşeyi istiyorsun. ama o belki istediğini alman kadar kötü değil. sen sadece istiyorsun. ve oluyor.


insanı hiç zorlamaz varlığını bilmediği şeyler. mesela sen. sen önce alıştırdın. ama ne alıştırmak. büyüdün. büyüttün. başka biri yaptın beni. hiç olmayan biri oldum ben. hiç hem de.

geçti bu anlattıklarım. eskidi.



siz mesela frida'nın hayata aşkını biliyor musunuz? bütün o zorluklara rağmen! nasıl haksızlık ediyoruz hayatımıza. ben mi ben de kendime..





pekiii.... bi de bu var..

"aşkı sadakatle anlatabilir misiniz?..
ya da sadakatsiz olan şeylerin aşk olmadığını söyleyebilir misiniz?.."


geçti bu anlattıklarım. eskidi.
 

*sahi fotoğraflarım nasıl?


2/13/2011

aradabir




seviyorum seni istanbul.

2/11/2011

vahşi orkide!


şimdi ver elini sevgililer günü!

pazartesi günü kokoş kokoş, güzel çiçekler gelir ofise! ben de kadınım herhalde ondan sebep severim jestleri, çiçekleri.. öyle sevgililer günü delisi falan diilim; ille kutlamalar olsun, yemekler yensin, bla bla öle diil..

ama işte o ofise gelen çiçekler yok mu! en çok ta beyaz beyaz açmış orkideler!  valla kıskanıyorum ne yalan söyliim!

2/10/2011

tell me what do you need!

bence bir ödülü hakettim şu tempoya araya bi "hindi zahra" sıkıştırdım! farklı bir ses, "etnik jazz"? bilmem öle bi kategori denebilir herhalde, sırf "jazz" eksik kalır! bu en populer şarkısı ama klibi olmayan çoook daha güzelleri var, sizin için ben aşağıdakini seçtim!

ne dinlenesi sesler var allahım, insanın canı öle güzel ses ve sahne çekiyo! bi de cool gitarist ;)

iyi geceler öpücüğü benden :*


2/06/2011






altısubat

2/03/2011

ben senden bahsettim bu yazıda!

hello everybööödy,
veee güneş çıkar lady gülümser :)

meselaa şimdi şu aşağıdaki videoyu tıklayıp o totunuzun yapıştığı masadan kalkıp azcık kıvırsanız! hahah çok eğlenceli olur (ofis ortamında düşündüm de!) bir kaç isim var tanıdığımı hissettiğim, anlatıyorum dinleyin :)
mesela senaryomuz şöyle; sevgili aslı böyle hafiften ağır bir havası var, daha olgun; olayları yorumlaması, mantıklı şeyler söylüyor hep, ama bence müziği duyar duymaz kalkıp dansetme potansiyeli olanlardan! hmm dereotu; o kesin danseder ya! insan hem mi pozitif enerji yayar etrafına canım! ha mesela sevgili öküz eminim sadece dinler, belki ayağıyla ritm tutar ne dersiniz? :)
depresan, ben onu hafiften kendime benzetiyorum, yani benzetmek diil de ne biliim bişi var yakın hissediyorum kendimi.. evet o da dansedeceklerden, o cool görüntüsünün altında çılgın biri var bence!
çellocuummm, o daha ilk tınıları duyunca başlar kıpırdanmaya (bu ara pek gözükmüyor ama) hatta hiç çekinmez bence kalkıp müziğin ritmine bırakır kendini! çıtırcım, gülümser ilahi lady'cim der :) sevgili mia da dans edeceklerden bence :* bak kutupayusum da biraz ağırdır lady gözünde ama kıvırtır kesin, kıvırtır di mi? :p
ve liste uzar gideer :)

e herşeyi benden beklemeyin canım, siz yazın dans ettiyseniz, olmaz mı?
öpüldünüz koooccccamann :*

2/02/2011

yeni geldim

"yalandı.
bir süre oldu.
ne değişir. bu bir mesele.
geçtim rekorunu geçtim. yaladım gözünü yaladım.
do mi fa re sol mi fa re do mi mi la mi sol mi sol mi.
bu gece bütün likörlü çikolatalar bitecek.
limit bu.
kusana kadar turşu. tatlı. turşu. tatlı.
hamile kadın.
poposu üç bacak. ruhu sıcak. yanakları pamuk. adamın tanımı. varil.
bir rutin olarak diş fırçalamak.
alyansın yoksa evli değilsin.
yanağın varsa tombulsun.
kimin ne taksiti var.
onur öldü."

by hande çayır

PsikeArt/2011 Ocak-Şubat

daha önce nolmuş ki?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...