4/05/2010

live from paris!

nefes al derin derin. nasıl saçma bir duruma düştüğünü (düşürüldüğünü mü yoksa?) bi düşün bakalım. sanki başka boyutta herşey. sanki ben diilim bu. 'o' gerçek ama. çünkü onun cümleleri ve ortaya koydukları acıtan cinsten. o yüzden gerçekliği anlaşılıyor. benimkiler öyle mi? diil tabii ki. hep farklı açılardan düşünülmüş ve acıtmamaya odaklı.

üzüldüm bugün. kızdım da. anlamsız bir sebepten olana bak. günü nasıl bitirdiğimi bir tek ben biliyorum. ama sakinledikten sonra olaya kızmadığımı düşündüm. ve aslında neye kızdığımı bulmaya çalıştım. hiç bişi ifade etmiyor deyip oysa büsürü şey ifade ettiğini itiraf etmem mi gerekli diye düşündüm.. bu mu yaktı canımı? yoksa bunu bişi yok gibi konuşmak mı! 

akşamüstü bi film izledim, alıp götürsün beni buralardan diye..


"paris when it sezzles"

3 yorum:

  1. belli ki alıp götürmüş! karmaşık duygular var belli ki kafan da. alıp götürmek için biraz daha mı çaba lazım yoksa biraz daha ısrar mı bilemedim..

    YanıtlaSil
  2. audrey hepburn' ü hep severim. fred astaire'in şarkılarını. ama kafa karışıklığını götürür mü bu film bilemem, sanki bir yerlerde hep çalışıyor zihnimiz.

    YanıtlaSil
  3. bir umut sevgili y.!

    YanıtlaSil

daha önce nolmuş ki?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...