hello,
how do you do? :p
günlerdir çeşitli üzüntü / sıkıntı / keyifsiz şeylerin içindeyim. öyle genel şeyler değil. hepsi spesifik olaylar. her biri başka bir başlıkta. birbirinden bağımsız ama etkileri bir araya gelince oldukça ağır olanlardan.
içimden konuşuyorum hepsiyle ilgili. uyandığımda aklıma düşen kırgınlıklara, sorulara sanki o/onlar sormuş gibi yanıtlar veriyorum.. huzursuzluk. bilirsiniz bu huzursuzluğu. çok net bir olaya odaklanmadığınızda sürekli anlatırsınız sanki karşınızdaymış(lar) gibi.. tartışırsınız, barışırsınız düşüncelerde.. her yola çıkar aklınızdaki konuşmalar.
oysa gerçek hayatta boyle olmaz. kimi durumda yanıt vermezsiniz. kimi durumda yanıt vermeniz mümkün olmaz. evet “mümkün olmaz". karşınızdaki herşeyi bilir; as-üs ilişkileri. herşeyi ağzınıza tıkar. siz yaparsınız kendine pay biçer, gözünüzün önünde alır kıvırır çevirir bir bakmışsınız olay almış yürmüş siz geride kalmışsınız.
...
bir de hayatımız boyunca yaşadığımız hayal kırıklıkları var. onları biriktirir birikirir yeni birinde istemesekte çıkarırız su yüzüne. öyle böyle biriktirmek değil, alıp katlayıp şekillendirip çekmecemize koyarız. çekmeceyi açar bakarız zaman zaman. hayal kırıklığında hemen eskilerle karşılaştırırz. insan diil miyiz nasılsa, elbet birşeyler örtüşür. işte o an, neyi nasıl söylediğimiz bizi yansıtır. derler ya insanı kavgada ve tatilde tanırsınız diye. aynen öyle.
sen, ben farketmez.. bütün eski kötü hayal kırıklıklarını yenilere yüklediğimizde kaybetmeye mahkum oluruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder